17 Ağustos 2010 Salı
...dudak
dudak ve şarap birbirine benzetilir uzun zamandan beri ikisi de kırmızıdır ve ikisi de sarhoş eder...
iki minik et parçasının, birkaç kas kümesinin ne kadar çok iş yaptığını farkındalığından uzak geçer ömrümüz. Ondan çıkan kelimelerle şekillenir ömrümüz. Ama ses çıkarmadan yaptıkları daha çok anlam ifade eder.size bakan bir çift gözün altında aradığımız şey
her zaman kıvrılıp bir gülümseme oluşturmuş dudaklardır."benden hoşlandı lan" diyebilmek için bakabilceğimiz ilk yerden biridir.
dudak dediğimiz zaman bütünüyle ele de alsak olur ama sadece alt dudak dediğimiz şey bile bazen çok şeyler anlatabilir. küsme eyleminde bükülen bir yerdir burası , üst dudağa göre daha kalın olduğu için farkedilen ilk yerdir.
bir erkek bünyesi için çok fazla makyaja da gerek yoktur aslında bir kadını olduğu gibi görmek yeter. ama çoğu düşünceye göre ne kadar makyaj istensemede genelde dudakta güzel duran bir ruja hayır demez çoğu... belki genel dürtüleri uyandırıcı nitelikte olduğundan olabilir.
ama genelde başta dediğim gibi aşkın başlangıcı dudaklar olduğundan nedense hep önem arz eden yerdir.
çok farklı bir bakış açısıyla dudaklar , sadece öpüşme aracı değildir tabi ki.biraz duygusal olacak ama bir an gözlerinizi kapatınca ateşinizi ölçmek için eğilip dudağınızı alnınıza değdiren annenizi de görebilirsiniz.sinir uçlarının en fazla olduğu yerlerden biri olmasıdır ve daha iyi algıya sebep olur.
16 Ağustos 2010 Pazartesi
arkadan sarılmak...
mutfakta görürsün onu üzerinde senin verdiğin bir t-shirt, illa ki bol gelmiş kendi çapında ya bulaşık yıkamaya uğraşıyor ya da yiyecek bir şeyler hazırlamaya çalışıyor. sevgili görevinde olduğu ve kız olduğu için bu görevi üstlenmiş fakat hiç yemek yapmamanın verdiği tecrübesizlikle annesinin sölediği lafları hatırlamaya çalışıyor. önce onları kes hmm sonra onu yap.. kendi kendine böyle anlamsız cümleler mırıldanırken sen kapı aralığından onu seyredersin...
ve yavaşça mutfağa süzülürsün... saçı gözünün önüne gelip sürekli rahatsız ettiği için acemice toplanmış ve yanağında yaptığı yemekten bir ayrıntı vardır. üstü başı ıslanmış hem bulaşık yıkayayım hem yemek yaapyım telaşına düşmüş.
kollarında onu kavramak için büyük istek duyarsın , yavaşça sokulursun ve arkasından belini kavrar ve ona sıkı sıkı sarılırsın.bir anda yemek telaşına düşmüş nazik beden kollarınızın altında hafif irkilir ve dönüp size bakmak için hamle yapar. belli ki yemek yapamadığı için hafif utangaçlık vardır ama siz kalbinizdeki açlığı bastırabilcek kadar sevgiye domuşsunuzdur bir kere ve yaptığı yarı pişmiş , acemice yemeği sanki en lüks lokantaların aşçılarının yaptığı yemek gibi afiyetle yersiniz...
12 Ağustos 2010 Perşembe
...öpüşmek
öncelikle öpüşmeyi ana bırakmak gerek yani , öpebilir miyim? falan gibi sorularla güvensiz yaklaşmayın , erkek sert duruşunu korumalı bu olaya o yön vermeli...
öpüşmek sadece iki dudağı birbirine değdirmek değildir , işin içine eller de girecek (löp diye atlamamak lazım el dediysek bir bekle heyecabnlanma hemen) bu kişiden kişiye değişsse de saç ve yüze dokunmak özellikle güzeldir.
öpüşmek esnasında genellikle gözler kapanır , ama kişiye göre değişsede partnerin o gözlerinde ki ışıltıyı görmek daha güzeldir onun için gözler açık olup birbirine bakmak en güzelidir...
öpüşmenin ileri seviyeleri ısırmak ve dil kullanmaktır bunları burada anlatarak hocam.com a malzeme vermek istemiyorum ( bu sefer olmayacak la bu sefer değil!!!)
dip not :kesinlikle bu eşsiz duyguyu bilenlerle/anlayanlarla öpüşün. sonra abazan diyorlar.
önüne gelen herkesle öpüşülmez zaten. sevgiliyle öpüşülür. bu da bir yerde bağlılığı ve sevgiyi gösterir.
önüne gelen herkesle öpüşüldüğünü düşünen abazanlar olabilir; o açıdan açıklayayım dedim.
9 Ağustos 2010 Pazartesi
8 Ağustos 2010 Pazar
6 Ağustos 2010 Cuma
sevgiliyle uyumak...
saçlarıyla boynunun birleştiği o cennet bahçesine gömülüp, hayattaki en önemli, en kıymetli, en kutsal emaneti taşıyormuş gibi, eşsiz bir güven ve emniyetle o incecik bele sımsıkı sarılmak, o an sahip olduğun huzuru tüm hücrelerinde hissetmek, içinde bulunduğun durumun bir rüya olması korkusuyla sürekli kontrol etmek ve her kontrol sonrasında, gerçek olduğunu bir kere daha anlayıp, heyecandan, ( sıcak suyun altındayken birden, bir kova soğuk su dökmüşler gibi ) nefesinin kesilmesine engel olamamak.uyuyamamaktır, sevgiliyle uyumak, sanki bilinmeyen bir el, onu çalacakmış gibi, sürekli tetikte, sürekli sımsıkı sarılmak isteğiyle ve aynı zamanda, 'allahım bunu nasıl yarattın?' diye engellenemez bir düşünceyle, elde olmadan, uzuuuun uzuuuun onu izlemek...
bazen küçük bir hareketle uyanacakmış gibi gelir , o başın altındaki kolu çekemezsin , kımıldatamazsın türlü türlü sancılar gelsede kımıldatmazsın , önemli olan sevgiliyi uyandırmamak rahat ettirmekdedir , kolunda bir yavru serçe taşımak bir bebeği annenin kucağından " sevebilir miyim" diyerek almak gibi birşeydir...
dediğim gibi sevgiliyle uyumak , uyuyamamaktır...
4 Ağustos 2010 Çarşamba
kucağında bir kızı uyutmak
evde yalnızken denemeyin, yastıkla falan olmuyor o iş , kanlı canlı biri lazım...
3 Ağustos 2010 Salı
üniversiteye ilk geliş anı
yani bölüm açısından diyorum elektronik ve haberleşme müh. nan neyim ben neden geldim sorularına cevap ararken bu sorunun cevabıda aslında çok basit ben 20 tercih yaptım 1 tanesini babam yaptı bilinnnnnnnnnnnn bakalım nereessiiiiii
neysem işte böle sorular baş dönmeleri arasında geliyosunuz ve yurt ayarlanıyor yurda da hat 5 denen bişeyle gidiliyor tam bindiniz otobüse ve kaptanın yanına gidiyonuz
-yeşilovaya gider mi? o da muhteşem soruyu soruyo
öğrenci misin;
-evet abi öğrenciyim
vayy kaçıncı sınıf ?
-bu sene kazandım abi
heeee hangi bölümü kazandın bakayım?
- elektronik ve haberleşme müh.
aa öyle mi bende elektronik mühendisiyim iş bulamadım şöförlük yapıyorum bitti…mutlu son.. the end
evet dakka bir gol bir yaaa düşünüyosun lan ben okudum kaç sene bu bölümü kazanmak için sonra geliyon otobüs şöförü sana böle bişi sölüyo lan soğudum bir anda hayata bakış açım değişti böle o günden sonra otobüs şöförlerinin hareketlerini kesmeye başladım , yaa sanki bölümü bitirdikten sonra kaptan olacam böle yürüyüşleri falan önüne araba geçince kapıyı açıp lann ittt diyerek bağırmaları sonra ücretini veremeyen sorusunu sorarken aslında sorunun cevabını bilip arkada ki birbiriyle oynaşmaktan ücreti vermeyen çifte laf sokaraktan ki söleyişi falan lan kendimi dolmuş şöförü gibi hissediyodum ; hatta böle bi teyze binmişti bi kere “yahya kaptana gider mi” gitmez teyze dedim ya bi anda noluyo banaaa ..!!
o şöför psikolojisinden çıkana kadar ölüm ölüm yaa nasıl bir durumsa neyse onu atlattık ilk geldiğiniz zamanlarda çevreyi fazla bilmezsin böle türk filmlerinden çıkmış sezercik versiyonu amca amca diyerek dolaşıyor oluyosunuz. her şeye bi soru “bu ne o ne şu ne” bende öleydim… bir gün arkadaşın evine doğru gidiyorum büfeden bişiler aldım bi anda pencereye böle sandık dayayan bi adam vardı çıkmaya çalışıyo sonra beni gördü bi durdu baktı ben hemen uzaklaşmaya başladım baktım yalpalıyo sarhoş arkadamdan seslendi falan duymamazlıktan geldim hızlandım sonra sarhoş adam koşmaya başladı lan hızlandı adımlar tutu beni “ya baksaanaaa diyom bilader ne bakmıyonn” pardon duymadım falan “gel bana yardım et eve çıkıcam” adam kendi evine camdan girecek fanteziye bakın dedim kurtulmak için napim yardım edim dayadık falan sandığı adam çıkmaya çalışıyo sonra 1.katın ışığı yandı “ayy bülent aşağıda ses var hırsız var galba” sonra 2. katın ışığı “gokhannnn bak bi burada çok ses var” hayır adamlar çıkmıyo kadınlar çıkıyo nası bi kılıbıklılıksa çıktı cama bitanesi siz napıyorsunuz orda , şey yardım ediyodum eve çıkmasına “sananee nan kendi evim değimli camdan da girerim bacadan da” , "ne evi yaa tanımıyorum ben seni" demez mi kadın. hayır düşündüm , ya komşuluk ilişkileri harbiden berbat ya da harbiden başka eve giriyozz sonra böle polisi ara hayatım lafı falan duymaya başlayınca bi anda adamdan kurtuldum lannn .uuşşşttt gel lan falan koşmaya çalışıyo bende hareket falan çektim pohaha yapıp kaçtım ..
üniversiteye ilk geldiğin zaman her şey gariptir , yeni şehir ,yeni insanlar , valla zor azizim valla zor…
1 Ağustos 2010 Pazar
dik bakışları olan genç
mekan bir kafe olursa dik bakışları olan genç bu defa kendine bir pozisyon alarak keseceği kızı -keseceği yerlerini- en net şekilde görebilecek şekilde durur...sanki boş boş bakıyormuş veya havaya suya taşa toprağa bakıyormuş gibi bakmasına rağmen çok feci şekilde o bakışların açısı ölçülürse kestiği kızla tam bir dik açı (90 derece) yaptığı görülecektir.
bu dik bakışlar azımsanacak bir durum değildir.bildiğiniz gibi x-man deki cyclopda işe böyle dik bakışlarla başlamış ve sonradan gözlerden kırmızı bir lazer çıkaracak seviyeye gelmiştir...