9 Aralık 2010 Perşembe

bir insana sarılmanın verdiği mutluluk

sarılmanın insana verdiği mutluluktur...


sarılıyorsan eğer güven vereceksin , dik duracaksın ki karşındaki de dik dursun. sırtını sıvazlayacaksın.bir kaç sıkı el darbesiyle, sırtına vurup imzanı atacaksın “yanındayım” diyeceksin.
sarılıyorsan eğer mutluluğunu karşındakiyle paylaşacaksın , sanki eğleniyormuş gibi sıradan bir işmiş gibi davranacaksın. ve sağa sola sallanacaksın…



sarılıyorsan eğer başını omuzlarına koymasına izin vereceksin , kokusunu çekeceksin içine , başka kimseyi görmeyecek gözün. bir bütün halinde meydan okurcasına bir yarışın ortasında olan dünyaya…


kim tahmin edebilir ki , iki kolun etrafında sarılı olmasının insana huzur verdiğini. kendi kalp atışlarına karşılık olarak , birkaç santim uzağında kalp atışının olmasını , duyduğu sıcaklığın gün ışığına yönelen ayçiçeklerinin neşesini barındırdığını…


--zamanında youtube de bir video seyretmiştim çok hoştu... free hug diye adresini koyuyorum çok hoş bence...


edit link :

[http://www.youtube.com/watch?v=vr3x_rrjdd4 + ]

çok çişin varken kapı açma anında anahtar düşmesi

çok çişin gelmişken kapıyı açma anında anahtarın yere düşmesi"


her şey bir anda gerçekleşir... apartmana nasıl geldiğini anlayamazsın ucundadır , zaten dolmuşta kendini belli etmiştir.



-niye kalktın lan gene karı kız da görmedin
+işettirmeyi düşünmüyon mu lan ağzıma geldi nerdeyse!?
-tamam sabret
+bak sonu kötü olur
-amannnn


işte burada bu uyarı dikkate alınmalıdır...


apartmana hızla koşarsın , işedin işeyecen dış kapı açıktır bir umut asansöre koşarsın bi bakarsın 0. katta evet işte olacak. ev kapısına yaklaşırsın evde kimse yok , anahtarı çıkarmışındır asansördeyken her şey hazırdır. pantalon bile açılmıştır ayakkabı bağcıkları çözülmüştür. kapıyı tam açarken anahtar yere düşer ani bir hareketle anahtarı almak için hızla eğilirsin...


ve....

we are the champion of the world

lise 1 de başa gelen lanet olay... utanıyorum lan


+noldu lan göt demiştim sana
-lan sus siktin pantalonu
+dedim olm işet diye
-bi git lan
+sanki benim elimde amk

Yüzü güzel olmayan kızın her fotoğrafta bacaklarını gösterme dürtüsü

national geographic hatta discovery channel bile bunun üstüne gitse bilimsel deneyler yapılsa , atomlar parçalansa , uğur dündar gelip çemkirse dükkana mühür vursalar bile bu iş çözülemez diyordum ama YAPTIM OLACAK...


çok basit bir algoritmayla
yüzü güzel ----> ekstra çaba sarf etmesine gerek yok
yüzü az güzel ---> bir yerlerden bir şeyler gösterme çabası
yüzü güzel olmayan ---> ya üzerine bir şey giy beaa!!


son not : ayrıca güzellik görecelidir

halk otobüsünde uyumanın verdiği mutluluk

paha biçilemezdir... hiç bir master card reklamı bile bunun üstüne konuşamaz , konuşmamalıdır.



öndeki teyzenin hafif hafif ninni gibi muhabbeti , yanınızdaki kişi hafif etliyse ve cam kenarında oturuyorsanız böyle press etkisinin olmasıyla ısınabilme güzelliği , kafanın cama değdiği andaki serinlik , açılan kapıdan hafif hafif esen rüzgar...



ineceğiniz durağı kaçırmanız ekstra güzeldir , uykudan sonra it gibi soğukta tir tir titreyerek eve gitmek off off ne güzel ya , hele bir de köpek kovalarsa , adrenalin bolluğundan , kanın hızlı akması , heyecanlanma , ha paçayı kaptı kapacak...en güzel seksden bile iyidir.

ziyaaaa ziyaaaa atma ziyaaaa

bir kadının bir kadını kesme anı

her şey bir kış günü yıldızlı bir akşamda güneşin en tepede olduğu sıcak bir anda başlamıştı...(lan nasıl içtiysem sağ beyin lobuyla sol arasında resmen zaman farkı olmuş)


kardeşimle yürüyorum (kız) yolda geçen hatunlara dikkat edip bana söylüyor , bak bu nasıl iyi mi ? öff iyimiş haa (lan benim kesmem gerekiyor normalde)


sonra araştırdım , yemedim içmedim... anket yaptım (msn de gördüğüm 5 6 kişiye sordum ) ve sonuçları aldım...


hemcinslerim birbirleriyle şöyle yarışır, kim daha iyi içer , (çocukken en uzağa işeme vardı mesela), en iyi laf sokan , en komik , çok kız arkadaşı olan


genellikle karşı cinse yaklaşma mesafesi en az olan erkek , ortamda her erkekten daha iyi kabul edilir.

kadınlarda ise şöyle gerçekleşiyor (isveçli bilim adamları bile bulamadı ben buldum)


2. aşamadan oluşur:


bir kadın kendi bölgesine giren bir dişiyi algıladığı zaman , önce kendinde en çok beğenmediği yer neresiyse karşıdaki hemcinsinde ona bakar , eğer durumlar eşitse bu sefer kendinde en çok beğendiği yere hemcinsinde bakar , eğer o da eşit gibiyse kadın zararsızdır... yok eşit değilse karşı taraf üstün gelmişse , kem gözlerle bakılır , göz değdirmek için elinden gelen yapılır.

bir kadın için erkek tarafından yazılan çizilen söylenen bin kelimeyi bir anda sönük bırakacak tek şey , 3 kelimelik bir kadından bir kadına iltifattır...


kadınlar sadece fiziksel özelliğe dikkat etmezler , giyisi ve makyajda önemlidir.


bir arkadaşla bara gittik (kız) , (sınıfta 9 kız vardı 65 erkek) (burada artizlik yapabilirim herhalde) bir tane kızda kendi üstündekinden vardı , içeri girmedi , sonra morali bozuldu (150tl ye almış) sonra başka bara gidelim dedi , ona da gitmedi zehir etti geceyi bana...


lan ne yazdım , dur çay koyayım...

6 Kasım 2010 Cumartesi

erkeğin hoşlanma belirtileri


erkekler , yani biz , doğada genetik yapısını bir sonraki nesle aktarmak için çabalayan yaratıklar...

(national geographic tarzı giriş amaç bilimsellik)
ortaokulda ya da daha erken kendini keşfettiği andan itibaren , hareketlerini bir dişiyi etkilemeye yöneltir . yapmıyorsa da gidip bir yerlere bir şeyler çizer kendi çapında hayaller kurar. güzel bir kız görünce napacağını bilemeyen insanlar.
belirtiler her zaman vardır...

- genelde mallaşmak (evet mallaşırız) o kadar ki görme duyusunu beyin yönetse bile "möl möl" bakışları o bile kontrol edemez.
- utangaçlık , konuşamama ( çocukken bir kızı dansa kaldırmaya çalışmıştım hayır demişti , o günden sonra daha da gidip teklif edemedim o kızı bulup neyse o iş sonra) çocukluktan gelen bir darbenin , ilerki zamanlarda ki etkileri... yüz kızarır ve ya bakışlarını kaçırır , göz teması kuramaz , konuşursa saçmalar , o yüzden genelde susar.


- ve yıllar yılı gelmiş geçmiş "en güzel aşklar kavgayla başlar" klişesiyle , hoşlanılan kıza , laf sokma atışma , (ben ortaokuldayken tokasını alıp kaçıyodum , saçlar böle salınıyodu salınıyodu daha bi güzel oluyodu , salınık saç kıza yakışır azizim) , başlarda güzeldir hoştur , kız da devam eder ama sonradan bokunu çıkaran erkek yüzünden kız gözünde erkek itici görünümünde olur...


- (HIMYM barney stinson modeli ) , denilen bir taktik diyebilceğimiz (izleyenler bilir 5.sezon ) kızla ilgilenmiyomuş gibi yapmak , o konuştuğunda başka bir şeye odaklanmak , varlğını görmezden gelmez, ama bir yandan da gözünün teee kenarıyla onu süzmek , elde patlayabilir...


- ortama giren ve kızın etki alanında bulunan daire içine giren bir erkeğe kısık gözlerle bakmak , sanki düşmanmışçasına kıskanmak , kızın yanına yaklaşıp üstünlüğünü egemenliğini " bu bölge bana ait bilader " gibi bakmak . (doğada genelde işerlet sıçarlar , şimdi böle bişi yapılsa bölgeyi belirtmek için saçma olur , kısık kısık bakmak en iyisi)


- naz çeker ve şımartma girişimlerinde bulunur , tasvip etmediğim davranış , (en çok yaptığım ama lanet olsun içimdeki şımarık kız sevgisine)


- bir şeyler ısmarlama merakı , bu hep vardır , ve hep olacak.. siz bakmayın kilolu kızlar güzeldi bi zamanlar çok peşinden gelen olduğu için birşeyler ısmarlayıp , onlar da reddetmediği için , kilo aldılar , ayrım yok...


- kızın güldüğü bir espriyi , devam ettirme çabası (sanki o espriyle hep gülecek ya) çaresizce tutunmadır...
- !!! (üç ünlem pis bir şey geliyor kaçırmayın demek ) ve en önemlisini sona sakladım , nedense bir anda kızın ilgi alanları , erkeğin de ilgi alanı olur... (bu çoğunluğu oluşturur)


- vücuttaki olası etkileri ( discovery channel yaklaşımı olsun bu da şimdi izliyorum o da altta kalmasın azizim)
-avuç içinde terleme
-nefes alış verişlerinde düzensizlik
-kalp ritmi bozuklukları
-mide bulantıları
-kusma isteği
-baş dönmesi
-elde titreme
-karmaşık rüyalar görme


(normal hastada olabilirsiniz ,üşütmüş falan , doktora gitmek de fayda var)

28 Ekim 2010 Perşembe

bir insan , çavuş hüseyin...dedem



normalde bir insan , bir erkek , doğar , çocuk olur, gençliğini geçirir ve adam olur... ama dedem genç kısmını yaşamamış.o direk çocukluktan adamlığa geçen bir erkek. 6 yaşında annesi ve babası yoktu , ablasının yanında yaşadı , ablası daha fazla bakamadı kimse bakamadı yetim hüsen derlermiş ona. 16 yaşında anneannemle evlendirmişler , 17 yaşındaki... eee evli yetim hüsen , bakmak zorunda... marangozun yanına girmiş sabahları , akşamları dağdan odun kesip eve getiriyormuş 1 saat yürüyerek sırtlanıp. 16 yaşında adam olan dedem , 18 inden sonra asker yolu gözleyen nenem.
ee haliyle çoluk çocuk olacak , yetim hüsen 2 bebesini toprağa verdikten sonra , üçüncü çocuk şükran teyzem doğmuş ve yaşamış. ardından hatice teyzem , annem , dayım... yetim hüsene çocukları olduktan sonra , herkesin yardımına koştuğu için çavuş hüsen demeye başlamışlar. dedem öyle bir insan ki çocuğunu 9 yaşında toprağa vermiş , tüm acılarına rağmen yıkılmamış bir insan. şükran teyzem , 9 yaşında ölmüş. çocuğunun acısını yaşamayı kimse istemez , Allah'a dua ederken en çok söylenendir bu dua "çocuğumun acısını gösterme". çok il gezmiş dedem , kamyon arkasında evine ekmek getirebileyim diye , eee çocuk olmuş bakmak gerek.
dedem bakmakla kalmamış annemi ve dayımı üniversiteye göndermiş , haçlık yollamış.

dedemi çocukluktan hatırlarım , demir gibi kuvvetli , kaldırdı mı seni omzuna kafan tavana değerdi. hani dağ gibi adam derler ya o işte. ama bir kötü alışkanlığı vardı. dedemi anlatanlar bana derdi ki hep " deden kibrit kullanmaz" evet kullanmıyordu , paketten bi cigara alırdı daha diğeri bitmeden , sonuyla yakardı onu da... içe içe içe... ciğerler kalır mı ? kalmaz...

salı sabahı uyandırıldım babam tarafından. "kalk çabuk alifuatpaşaya" noldu dedim ses etmedi. dedeme bir şey oldu mu dedim ? "biz yoldayız denizliden çıktık" noldu dedim gene ses etmedi ,sonra sessizce "deden vefat etti oğlum". ben ilk defa bir yakınımı kaybediyorum , her akrabam sağ çok şükür , hiç beklemiyordum. daha 2 gün öncesinde anneme , "ben sakaryaya geçerim çarşamba günü , dedemi görüp denizliye gelirim anne".yetişemedim... yetişip göremedim. yolda hiç ağlamadım ne düşüneceğimi ne hissedeceğimi bilmiyordum , üzülüyordum , bir daha göremeyeceğim , bana nasihat veremeyecek...

alifuatpaşaya vardım , söz verdim kendime ağlamayacaktım , erkek dik durmalı , dedem öyleydi dimdik , 72 yaşına kadar hala dikti , hiç belinin büküldüğünü görmedim ben... gittim eve yaklaştım , kapıda kuzenim gözler kırmızı , gördüğüm an bir şey oldu anlayamadım , görüşüm buğulandı , durduramıyordum , sarıldım ağladık , içerde kapının önünde dayım , sarıldım sıktı omzumu ,ağlıyorduk hepimiz , nenemi gösterdi git öp dedi elini , içeri girdim göremiyordum ki ne nerde , nenem beli bükük , ben nenemi de 5- 6 yıldır hiç dik görmedim , ama o gün dik duruyordu gitim sarıldım ağladık dayanamadım attım dışarı kendimi. dedem tabutta duruyormuş , soğutuculu tabut , annemgil gelene kadar , defnedemezdiler , bekliyordu onun için ... kardeşim geldi bursadan gözler kırmızı ağladık sarılıp , ama en kötü en kötü annemin gelişiydi. annem öğretmen kaç defa izin alıp sakaryaya geldi ben unuttum 2 gün 3 gün 4 gün en fazla ama geliyordu dedeme moral veriyordu 7 saatlik yol çekiyordu usanmadan... geldi sarıldı dayıma "yaşatamadık , yaşatamadık babamı" ben hayatımda bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum...

ben babamın ağladığını görmemiştim , baktım babam da ağlıyor , bir erkek çocuğunun babasının ağladığını görmesi , nasıl parçalandı içim... ağladık..ağladık...

ben salı günü dedemi kaybettim , bir adamı , dağ gibiydi... bu yazı ne kadar ki , ne kadar... sayfalar dolusu yazabilirim , keşke klavyenin su geçirmeyeceğini bilsem devam etsem...

alifuatpaşa da 3 gün boyunca yağmur yağdı , sadece dedemi defnettiğimiz saat yağmadı. mekanın cennet olsun , huzur içinde yat dedem...


son söz : hastalık ; ciğerlerin durumunun sigara yüzünden vereme kadar ilerlemesi ve birinin hiç çalışmaması , diğerinin de çok az çalışması .dedemin tek isteği vardı , sigara içmememiz , sigara içmeyin... çocuğunuza , torununuza erkenden acı yaşatmayın... dedem sigara içmeseydi , 90 yıl yaşardı belki daha fazla , şekeri tansiyonu başka hiç bir rahatsızlığı yoktu , sadece sigara...




21 Ekim 2010 Perşembe

peşinden gidilmemesi gereken kız modeli







evet erkekler gene erkekler... doğada bir dişinin kokusunu alınca, onun peşinden giden ve üremek için diğer cinsleriyle savaşan yaratıklar..



doğada erkekler sadece genetik yapısını aktarmaya uğraşır , genelde doğan çocukla ilgilenmezler , ve olduğu sürüde durmazlar , çünkü benzerlikler yüzünden çocuklarının kötü genlere sahip olmasını istemezler...

(national geographic tarzı giriş)

-iyi alıştım buna haa-



insanlarda bu tamamen farklı bir şekilde olur. bilinçaltı her ne derse desin " bu kız iyi , bu kız kötü " ona göre hareket etmez , hoşlanırsa peşinden gider ve ya belli eder.

şimdi erkeklerin hangi tür kızlardan hoşlanmaması gerektiğini irdeleyelim...

-hoşlanabilir de yav o kadar karışmam kendi bilir azizim-



"her konuda hırslı ve kendini başkalarıyla sürekli kıyaslayan kız modeli"

tehlike bir tiptir , neden ? çünkü kendini kıyaslayıp hırs yaparsa bu ilişkide de aynı olur , sizin yapmadığınız şeyleri yüzünüze vurup , diğer erkeklerle kıyaslama içine girer."sen niye böyle yapmıyon bak o yapıyo , neden böle giyindin" bu kötüdür , erkek üzerinde öz güvensizlik yaratır , erkek öz güveni olması gereken bir varlıktır. bu kızlardan uzak durulmalıdır.



"çevresine ben böyleyim , ben bilirim , ben her şeyim imajı veren kız modeli"

yönlendirme iç güdüsü olan , ve bildiklerinin üstün olduğunu kabul eden tiptir. ilişkide bunlar sürekli yön vermeye bir şeyleri karar vermeye , kavgayı başlatıp sonlandırma yetkisine sahip olduklarını sanırlar. erkek yönlendirilmeyi sevmez , ortaokulda lisede sürekli -saç uzatma , sakal bırakma , şunu yapma bunu yapma- diyerek bastırılmış olan erkek , üniversitede yönlendirilirse geri teper.



"bir şeyleri halletmek yerine üstünü örtmeyi seçen kız modeli"

sorunların üstünü örtmeyi tercih eden tiptir. tartışmadan sürekli kaçınarak , bir şeyleri halletmez ama bu " hep" kötü olur. insan da biriken duygulara , yön vermek yerinde olduğu yerde bırakırsa sonrasında -sen böyle yapmıştın,sen öyle yapmıştın, şurda bana böyle dedin- gibisinden büyük tartışmalara yol açar , halbuki sorunları konuşarak halletmek gerek ilşkinin zaten temeli beraberliktir , , beraber olmanın getirisi budur.

"zayıflıklarını kabul etmeyen, saklamaya çalışan kız modeli"

kendi hareketlerinin sonuçları eğer kötü sonuçlanıyorsa ve bunu kabul etmiyorsa ,, bu tipler çoğu şeye güvensiz olur, ilişkide hata kabul etme diye bir olay vardır , gururu bir kenara bırakıp hatayı kabul etmek herkesin yapabilceği bir şey değildir, bir erdemdir .. bu tip insanlar çevrediklere ikinci yüz denilen bir yüzle karşılık verirler , sahte gülüşler , sahte memnuniyetler içerir...



"iki adım sonrasını hesaplayamayan , konu hakkında fazla düşünmeyen kız modeli"

bu tip hep inkarcı olur , bir konunun getirisini fazla düşünmez ve irdelemek istemez . genellikle bu tipler ağzından çıkanı kulağı duymayan , aniden laf koyan tiplerdir.ilişkide düzeltilemeyecek hasarlara kalp kırıklıklarına neden olur.



"eski sözcüğünü kullanan kız modeli "

burdan kastım , eski ilişkilerini sürekli gündeme getiren ve -böyle oldu , şöyle oldu , böyle üzüldüm - diyen kız tipidir. benim en sevmediğim tiptir bunlar. ilişkilerinde ki başarısızlığı -eğer suç erkekte değilse- sürekli erkeğin üzerine yıkarak , sizin üzerinizde sürekli bir baskı oluşturur. eski yaşadıklarını anlatarak ilişkiyi sürekli yağmur altında kalma gibi bırakır zamanla damlalar zarar verir ve parçalanır.



"sevgiye inanmayan kız modeli"

yaptığınız şeylere sürekli bir tereddütle yaklaşan , önceki yaşanmışlıkların tekrar etmesinden sürekli korkan - eğer erkek ciddiyse tabi - kız tipidir. sürekli bir acaba düşüncesi vardır aklında , öz güvenini yitirmiş kızdır , eğer uğraşılıp güven verilirse olabilir fakat eğer olmuyorsa bu işin peşini bırakmak en mantıklısıdır.



"sevgilisi olan kız modeli"

o kadar da hayvan değilsiniz la , ayıptır , -ayırırız olm dert etme- gibi arkadaşların söylediklerine kulak asmayın , dönür dolaşır yaptığınız size geri girer pardon döner ... bir çiftin mutluluğunu bozarak mutlu olamazsınız...